-
ey bulut, o giydiğin nemli, soğuk gocukla
gel, yapraksız bahçede gökyüzünü kucakla.
bahçe yalnız başına bütün gün, gece gündüz,
masum, üzgün ve sessiz.
rüzgâr onun şarkısı, müziği yağan yağmur,
elbisesi çıplaklık, işte, üstünde durur.
bir başka giysi ona gerekiyorsa, rüzgâr
altın iplikle diker.
yeşerir mi bilinmez, kimbilir o nerede
bahçıvan da yok orda, yolu düşen kimse de
gelecek ilkbaharı beklemeden, kendince
yitip gider o bahçe.
gözlerinden ısıtan bakışlar saçmasa da
yüzünde gülümseyen bir yaprak açmasa da
“güzel değil” denemez o yapraksız bahçeye.
o bize şöylesine bir öykü anlatıyor:
üstten bakan meyveler, bir zamanlar her şeye
şimdi toprak altında, mezarlarda yatıyor.
çeviri: caner fidaner